27 Şubat 2011 Pazar

Crysis 2




Cankaya koskunden ozel olarak rica ettigim "leaked" Crysis 2 beta'sina dun gece 1 saat kadar bakma sansim oldu.Kabul ediyorum illegal bir durum bu, ancak satin almak konusunda ikilemde kaldigim bir oyundu ve 1 saatlik deneyimim kesin kararimi vermeme oldukca yardimci oldu.D&R Taksim'in ilk musterisi ben olacagim oyunun resmi cikis tarihinde.

Senaryo hakkinda konusmak gibi bir niyetim yok.Ben de icerikten tam haberdar degilim.Senaryoyu beta'da ilerletmeyi de dusunmuyorum, oyunu elime gecirdigimde alacagim hazzin azalmamasi icin.

Biraz daha teknik detaylardan konusmayi dusunuyorum.Fakat bunu yaparken oyunu basliklar altinda incelemekten ziyade ilk deneyimimi anlatayim size.

Dikkatimizi ceken ilk sey NanoSuit uzerindeki modifikasyonlar.Crysis'teki NanoSuit gorunmezlik/super guc/super hiz/super zirh ve savas alaninda dusmanlarimizi isaretleyebildigimiz bir durbun modunu iceriyordu.Basarili bir super asker olmak icin NanoSuit'in modlsri arasinda surekli olarak gecis yapmamiz gerekiyordu.NanoSuit 2 ise super hiz ve super guc ozelliklerini surekli olarak aktif kiliyor.Bu durumun iki sonucu var.Olumlu sonucu catisma esnasinda NanoSuit'in cok daha hizli tepki verebilmesi, olumsuz sonucu ise kompleks durumlarda enerjimizin cok daha hizli bir sekilde dibe vurmasi.

Gelelim oyunu gercekten guzel yapan kisma.Birinci buyuk catismam cember seklinde bir avluda gerceklesti.Alanin ortasinda rastgele dizilmis variller,karton kutular vesaireler vardi.Benim bulundugum tarafta ise, cemberin yarisini kaplayan ve ortadaki kutulara donuk 3 siper var.Tabi benim haberim yok bu durumdan.Hemen onunde kapinin esiginde bana sirti donuk bir asker var.NanoSuit'in gorunmezlik modunu actim, egildim yavasca hasmima yaklastim ve bogazina Rambo bicagini sapladim.Buraya kadar daha once yapmadigim birsey yok.

Bicagi saplar saplamaz sol tarafimdan "Hassiktir, adam oldu!" diye bir ciglik geldi, ben kafami oraya cevirirken coktan kursunlar ustume yagmaya baslamisti.2 dusman askeri vardi cember seklindeki avluda ve hemen sag tarafimda da bir siper.Hizli kosma ozelligim sayesinde siperin arkasina gectim ve saklandim.Kafam hafif yere egikken NanoSuit'in enerjisinin dolmasini bekledim, %100 oldugunda gorunmezlik modunu aktif hale getirdim ve Crysis 2 tekrar sasirtti beni.Zirhimla beraber golgemde yavas yavas siliniyordu catisma alanindan, 1-2 saniye kadar bunun ne kadar guzel bir detay oldugunu dusunup kafami siperden kaldirdim ve tekrar sasirdim.Kacip saklanip oyunu ovdugum 5 saniye icinde hasimlarim ortadan kaybolmustu.Catismada yer degistirip dusmanin sasirtmanin avantajli bir durum oldugundan haberdar olan sadece ben degilim demek ki.

Fedakarlik edip bosluga bir kursun siktim.Gorunmezlik modum deaktif hale geldi, NanoSuit'in enerjisi tukendi ve ortadak varillerin arkasindan uzerime tekrar kursun yagmaya basladi.Geri egildim kafami tekrar uzatmaya hazirlandim.Dusmanlarimin nerede oldugunu biliyordum ve elimden kurtulamazlardi artik.Tam kafayi kaldiracaktim ki...

Siperimin hemen sol tarafina bir el bombasi attilar ve sag tarafina da yaylim atesi actilar.Siperde kalirsam bomba bana buyuk hasar verecek, sagdaki sipere kosarsam da kursunu yiyecektim.Mevcut durum normal bir insani oldurmeye yeter ama NanoSuit'i degil.Super zirh modunu aktiflestirdim.Hasimlarima ates actim ve sag tarafa kaymaya basladim.Bombayi atan eleman coktan geri saklanmisti ama digerini hakladim.Sagimdaki sipere gectigimde yine zirhimin enerjisinin dolmasini bekledim ve tekrar gorunmezlik moduna gectim.

Saat yonunde gezip dusmanimi ararken, onun da ayni seyi yaptigini gordum.Siperinden ayrilmadan saga dogru adim adim ilerleyip beni ariyordu.Ben coktan arkasina gecmis bicagi boynuna saplamak icin yaklasmistim ona.

Bu catisma Crysis 2 ile ilk deneyimimdi ve yaklasik 30 saniye surmustu.Daha fazlasini yasayabilmek icin ise Mart 22(yanlis hatirliyor olabilirim)'yi beklemek gerekiyor...

Allah sabir versin.

24 Şubat 2011 Perşembe

Corona




Welcome back Mr.Anderson.We missed you.

Azeroth




Biz Tanri var mi yok mu, hangimizin Tanri'si gercek olan gibi sorularla kendimizi yoralim.Tanrilarimizin adini arkamiza alip birbirimizi oldureduralim, oralarda bir yerde safi hayalgucuyle yaratilmis bir evren var.Yaratilisi buyuk bir gizem olmayan, uzerinde yasayan ve belli bir İQ seviyesinin uzerinde olan her canlinin biraz biraz kendi gecmisini, kokenini bildigi bir evren Azeroth.

Azeroth'un hikayesi Titan'larla basliyor.Nasil yaratildiklari Azeroth ahalisi tarafindan bilinmiyor olsa da Azeroth'a onlarin hayat verdigi biliniyor.Titan'lar ayak bastiklari gezegene hayat veren yaratiklar.Bir gezegene yerlesiyor, onu bastan sekillendiriyor, sonra belki de milyonlarca yil boyunca yanindan bile gecmiyorlar.Sekillendirdikleri gezegen tehlikeye girdiginde ise onu yeniden tasarlamak icin geri donuyorlar.Butun bunlari ne amacla yaptiklari ise kokenleri gibi bir gizem.

Titanlarin yarattigi Azeroth birkac milyon yil boyunca onlarin sekillendirdigi mutlu mesut hayatina devam ediyor.Gezegen uzerindeki ilk canlilar olarak bilinen Dwarf ahalisi o zamanlar, kayadan derileri ve parlak gozleriyle mekanik mahlukatlar ve tek amaclari kendi medeniyetlerini yukseltmek.Kendi sehirlerini insa ediyor, gezegenin cografi ozelliklerini bile belirliyorlar.

Bu birkac milyon huzurlu yilin ardindan, eski tanrilar ortaya cikiyor.Kokenleri tipki Titanlar gibi belirsiz olan ve saf enerjiden olusan bu arkadaslar yavas yavas Azeroth'u kirletmeye basliyorlar.Azeroth uzerinde idugu belirsiz yaratiklar, amaclari belirsiz Elemental'ler dolasmaya basliyor.

Takip eden birkac milyon yil boyunca da eski tanrilar Dwarf'larin medeniyetini yikmaya, Dwarf'lar ise kaybettiklerini geri insa etmeye calisiyorlar.Bu surecte eski tanrilar Azeroth'un gucunu iyiden iyiye anlamaya, kontrol etmeye basladilar.Bu kisir dongu devam ederken eski tanrilar kendilerini ve guclerini Azeroth'un bir parcasi haline getirdiler.Kazandiklari yeni bilgilerini ise en guclu silahlarini yaratmak icin kullandilar.Eski tanrilar Curse of Flesh(Turkce meali et laneti oldugu icin kullanmamakta gayda var)'i yarattilar.

Curse of Flesh Titan'larin yarattigi mukemmel yaratiklarin basina gelebilecek en kotu seydi.Artik yasiyor, hissediyor, oluyor ve evrim gecirebiliyorlardi.Her canlinin farkli bir motivasyonu ve farkli bir yasam alani vardi.Azeroth artik Titan'larin yarattigi mutlak duzeni degil eski tanrilarin yarattigi kaos ortamini temsil ediyordu, ve Titanlar olurda bir gun geri donerse bu manzaradan hic hosnut olmayacaklardi.



21 Şubat 2011 Pazartesi

Besiktas 2 - 4 Fenerbahce




Futbol uzerine yazmak adetim degildir.Fakat seyir zevki bu denli yuksek bir mac izleyince insanin karalayasi geliyor uc bes kelime.Dun aksamki mac iki takim icinde buyuk onem tasiyordu.Fenerbahce'nin sampiyonlugu kovalarken yara almamasi onemliydi.Besiktas'in ise son haftalardaki muthis performansindan en azindan prestijini kurtarmak icin galip gelme zorunlulugu vardi.Sartlar boyle cetin olunca, macin rolantide gecmeyecegini tahmin etmek pek zor olmadi.

Macin ilk dakikalarinda Fenerbahce'nin odevini daha iyi yaptigini gorduk.Fenerbahce'li oyuncular ayaklarina degen her topu sol kanatta Santos-Dia ikilisine aktardilar.Fener hucum ederken geri gelmeyen Quaresma'nin yalniz biraktigi Ekrem rakiplerini sert mudahalelerle durdurmak zorunda kaldi.Farkli sartlar altinda dakika 15'i gormeden kirmiziyi bile gorebilirdi.Erken gelen golle moral avantajini da yakalayan Fener Dia'nin hiziyla sayisiz pozisyon yakalayip Dia'nin zekasiyla sayisiz pozisyonu harcadi.Yirminci dakikada yedek kulubulerinden oyuna yansiyan ilk mudahale Schuster'den geldi.

Quaresma ve Simao'nun kanatlarini degistiren hoca, oyunun dengesini de degistirdi.Besiktas toplari ters kanada oynamaya baslayinca Niang'in baskisi etkisizlesti.Sahaya igneyle cikan Gokhan Gonul de Quaresma karsisinda bocalayinca Besiktas pozisyon kovalamaya basladi.Bu surecte ise Lugano-Yobo-Volkan uclusunun uyumu dikkat cekiciydi.Besiktas'in beraberligi yakaladigi gol tek kelimeyle muhtesemdi.Ekrem'in deparinin ardindan kendisinden beklendigi uzere cizgiye inip orta kesmek yerine topu cekip Lugano'yu kasaba gondermesi ve kullandigi sutun guzelligi harikaydi.Fenerbahce'nin golu kullanilamaz hale getirdigi Besiktas sag kanadindan yemis olmasi ise baska bir konu.

Ikinci yari ilk yarinin son 20 dakikasi gibi ibre Besiktas yonundeyken basladi.Beraberlik goluyle beraber taraftari arkasina alan Besiktas daha organize gelmeye basladi ama basarili bir hucumlari yoktu.Fenerbahce savunmasi muthis duzenli ve Besiktas'i uzun sutlara ve korner misali ortalara zorluyordu.Bu uzun sutlardan birinde de Simao'nun frikigini yakaladi Besiktas.Karambole carpan topun bombos Ibrahim Toraman'in onunde kalmasi tipki Dia'nin 22'deki sutunun direkte patlamasi gibi top yuvarlaktir seklinde aciklanabilir.Golde ne Fenerbahce savunmasinin ne de Besiktas hucumunun iyi veya kotu oldugu yorumuna varmak zor.

Besiktas'in ikinci golu ve Alex'in penaltisi arasindaki dakikalar ise Super Lig'in cok zamandir izledigim en guzel dakikalariydi mucadele olarak.Ozellikle Niang'in bir rakibini bakkala digerini berbere gonderdikten sonra 50 kusur metrelik depari ve Quaresma'nin patentli sag ayak disiyla asirtmasi macin en dikkat cekici anlariydi.Takibinde Ferrari'nin Lugano'yu kundeye getirdigi korner var ki, penalti 3 dakika once gonul rahatligiyla calinabilirdi.

Fenerbahce taraftarlarinin bir onceki pozisyondan rakilari fondipledigi anda ise penalti geldi.Maci stadda izlemeyen herkes penaltinin neden verildigini pozisyonu tekrar izleyince gorduler ve rakilari fondipleme sirasi Besiktas taraftarlarina geldi.Bu noktada Ferrari'nin hareketini cok yadirgamamak lazim.Her duran topta rakip ceza sahasina giren Lugano ile eslesmek kolay degil.Savunmacisini itip kakmayi, konsantrasyonunu bozmayi sever Lugano.Gerilim dozu yuksek bir karsilasmada cok zamandir forma giymeyen bir savunmacinin en sonunda isyan edip agzina yumrugu vurmaya kalkismasini sadece dogal olarak tanimlayabilirim.Ferrari'nin zamanlamasinin bok gibi olmasi ve bu kadar aleni bir aptallikta yapmasi ise yine ayni gerilimden kaynaklaniyor.Fatura'nin Ferrari'ye kesilecek olmasi ise uzucu.

Penalti karariyla ambole olan Besiktas hem zaten sallanmakta olan savunmasinin kolonlarindan birini hem de konsantrasyonunu kaybedince skorun 2-2 kalmayacagi da kesinlesti.Aklini bir kenara birakip icguduleriyle oynamaya baslayan Besiktas'in cezasin Alex hat-trick yaparak kesti.Bu noktada teknik taktik gibi konulara deginmenin pek anlami yok.Besiktas gibi geriden gelip, one gecip tekrar geri dusen her takim ayni cokusu yasardi.

Maci ozetlemek gerekirse, Aykut Kocaman'in oyun sablonunun yavas yavas oturmaya basladiginu soyleyebiliriz.Kulup olarak hali hazirda kaos icerisinde olan Besiktas karsisinda alinan galibiyet basari kriteri sayilamayacak olsa da, Fenerbahce icin isler bu aralar yolunda gidiyor gibi gorunuyor.Besiktas'in bu mactan sonraki performansinin nasil olacagi ise buyuk merak konusu...

18 Şubat 2011 Cuma

Marion Cotillard





Marion ablaya askimiz buyuk.Nolan abi bana katiliyor olacak ki The Dark Knight Rises'da kendine bir rol kapmis.Bu guzelligi essiz aksani ve insani yiyip bitiren gozleriyle deriler icinde izlemek cekici bir fikir.Ancak Nolan abi hevesimizi kursagimizda birakacak keza Catwoman rolu Anne Hathaway'in.

14 Şubat 2011 Pazartesi

The Amazing Spider-Man





Yeni fotograf...en azindan maskenin Sam Raimi kostumunden daha guzel gorundugunu soyleyebilirim.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Ultimate Venom









Spider-Man'le az cok muhattap olan herkes Venom'u tanir.Farkli evrenlerde sayisiz kez hikayesi bastan yazilmistir.Fakat kanimca en basarili ve filmlere gercekten konu olmayi hak edebilecek hikayesi tartismaz Ultimate versiyonudur.

Ultimate Venom'un hikayesi uzayda degil bir laboratuarda basliyor.Basarili bilim adamlari Richard Parker ve Eddie Brock kanserin tedavisi uzerinde calisiyorlardi ve teoride tedaviyi de bulmuslardi.The Suit ismini verdikleri projeleriyle insan bedenine kendini adapte eden ve kanserli hucrelerle savasmasi icin vucudu guclendiren bir sivi uzerinde calisiyorlardi.

Tabi calismalari onlara biraz tuzlu geliyor ve iflas noktasina geliyorlar.En naihayetinde kanserin tedavisi uzerinde calistiklarindan kendilerine sponsor bulmakta zorlanmiyor ve Trask Industries ile anlasiyorlar.


Parker ve Brock kanseri yok etmek gibi kutsal bir amac ugruna nobel odullerinden bile vazgecip The Suit'in patentini Trask'e emanet ediyorlardi.Proje ilerlerken sirketin daha az kutsal amaclara hizmet eden yoneticileri, The Suit'in askeri alanda saglik sektorunden daha karli bir is olanagi olacagina kanaat getiriyor ve Parker'la Brock uzerinde baski kurmaya basliyorlardi kisa zamanda.

Sirket hiyerarsisinde soz hakki bulunmayan ve tum yasal haklarindan naifce vazgecen ikili yarattiklari simbiyotun gercek olmayan ama gercege yakin bir formulunu Trask'e birakiyor, bir kopyayi da laboratuar tupune saklayip istifalarini veriyorlar haliyle.Kazik yediklerini anlayan Trask Industries her acgozlu sirketten beklenecegi uzere Parker ve Brock ailelerinin olum fermanlarini imzaliyorlar kisa vadede.Richard Parker ve Eddie Brock esleriyle beraber sebebi mechul bir ucak kazasinda hayatlarini kaybettiklerinde arkalarinda iki kucuk cocuk birakiyorlardi, Peter Parker ve Eddie Brock Jr.


Gel zaman git zaman takribi 10 yil sonra manitasiyla telefonda kavga eden Peter efendi var gucuyle duvara firlattigi telefonu duvarla beraber parcaladiginda orada olmamasi gereken bir sandik bulur Queens'teki evinin bodrum katinda ve hikayeler kesisir.

Sandigin ici babasinin son adiyla Project Venom ismini tasiyan projesiyle ilgili dosyalarla doludur.Sandigin icinden bir de video kaset cikar.Kasette Richard Parker ogluna dunyanin cok acimasiz olduguna dair vaaz veriyor ve ona biraktigi tek mirasi alabilmesi icin kendisinden 5 yas buyuk Eddie Brock Jr. ile irtibata gecmesi gerektigini soyluyordu.

Hikayenin buradan sonrasi detaylar disinda Venom'un geri kalan evrenlerdeki hikayeleriyle oldukca benzesiyor.Merak edenleriniz varsa Ultimate Spider-Man'in Venom cildini okuyabilir ve/veya ikibin bilmemkac yilinda cikan video oyununa bir goz atabilirler.Oyunu bosverin aslinda, ama cizgi romanlardan hoslaniyorsaniz Venom kultleriniz arasinda yer almayi hak edecek bir hikaye.

6 Şubat 2011 Pazar

Never mess with a chevy dude!



Transformers Dark of the Moon'un 30 saniyelik Super Bowl görüntüsü.FOX'a verilen 3 milyon dolara değmiş gibi...

The Amazing Spider-Man (2012)





Cekimler bir kez daha New York olmayan bir sehirde gerceklestirilirken, filmden karelerde internete sizmaya devam ediyor.Yeni kostumun su ana kadar yakalayabildigim en net fotografi yukarida.Sahsi yorumum cok olumlu degil fakat grafiker parmagi degdikten sonra nasil gorunebilecegini kestirmek zor.

Yeni kostum, Sam Raimi'nin kostumunden sonra oldukca radikal hatlara sahip ve klasik kostumden ziyade Ben Reilly kostumunu andiriyor.Sam Raimi'nin klasik kostum uzerindeki basarili yorumunun ardindan alternatif bir kostum kullanilmasi kabul edilebilir sanirim...

-Time will tell.

Nolan abimiz de cekimlere baslasi Dark Knight'in evrimini de gorsek :)

4 Şubat 2011 Cuma

Hans Zimmer





Buyuk dusunurlerimizden Serdar Ortac "Hepi topu sekiz tane nota var, kac farkli melodi uretebilirsiniz?" diye dusunedursun, muzik bizi etkilemeye ve halet-i ruhiyemizi degistirmeye devam ediyor.Almanya dogumlu abimiz Hans Zimmer o sekiz notayla bizi diyardan diyara goturen insanlardan.En iyi on film listelerimizi yaparken, o filmlerin en azindan 3 tanesinde onun melodilerinin imzasi var.En az 2 tanesinde de John Williams'in.

Hans abimizin ilginc bir kariyeri var.Babasini kaybettikten sonra kendini muzige adadigini soyleyen Zimmer ilk uluslararasi basarisini MTV yayina gectigi gun yayinladiklari ilk klip olan "Video Killed the Radio Star" parcasiyla yakalamis.Kariyeri nispeten daha basirisiz gruplarla devam ederken, gunun birinde Wikipedia'da yazmayan bir sebepten "Soundtrack" sektorune yatay gecis yapmis.

O film senin bu film benim muzik yaparken, ilk dikkat cekici calismasi olup olmadigi sorgulanabilir olsa da, ilk sukse yaptigi film "Rain Man" olmus.Boyle ozel bir calismaya imza attiktan sonra Hollywood'a kapagi atan besteci 1994'te Lion King'in muzikleriyle Oscar heykelcigine de kavusmus.Kariyeri boyunca 7 kez Oscar'a aday gosterilen Zimmer, sadece Aslan Kral'la almis.95'te ise Crimson Tide'in muzikleriyle de Grammy'i eklemis odullerine.

Zimmer esas populer calismalarini ise 2000'li yillarda yapmis.The Gladiator, Black Hawk Down, The Last Samurai, Pirates of the Carribean uclemesi,Hannibal,Angels&Demons,The Ring,Pearl Harbor ve daha bir dunya filme sihirli parmagini dokundurmus.

Son donemde ise belki de muzik sektorunun en basarili islerini cikarmis Zimmer.Karamsar tinilarini ve Heath Ledger'i icinden cikardiginizda siradanlasan Christopher Nolan imzali Batman filmleriyle isinma turlari yapan Zimmer, İnception ile sektorun zirvesini yapmis durumda.Inception'in muzikleriyle ilgili ayri bir yazi yazmayi planliyorum keza korkunc bir hayal gucunun ve on calismanin eseri Inception OST.Ote yandan apayri bir kulvarda Call of Duty : Modern Warfare 2 ile video oyunlarina da dokunmaya baslamis Zimmer.Kanimca bilgisayarima yukledigim en basarili silahla kosturmaca oyunudur.Zimmer'in melodilerinin katkisini anlatabilmem icin ise sizinde en azindan 1 tur oynamis olmaniz gerekiyor...

2 Şubat 2011 Çarşamba

Bane









Bane Batman'i biraz olsun seven insanlarin yabancisi olmadigi bir karakter.Joel Schumacher'in Spider-Man'in Rhino'su olarak kullandigi o guresci kilikli ayi oluyor kendisi.Bugun Batman'i iceren video oyunlari ve cizgi romanlarda da ayni rolu ustleniyor.Ancak Bane'in gecmisini daha iyi bilenler, Chris Nolan'in neden ucuncu Batman filminin kotu adami olarak Bane'i sectigini coktan anlamislardir.

Nolan filmlerinin kotu adamlari hep Batman ile kiyaslayabilecegimiz karakterlerdi.Ra's Al Ghul, Batman'in ogretmeniydi.Ayni metodlarla savasiyor, benzer sekillerde dusunuyorlardi.Ancak biri sistemi sifirlayip yeni bir dunya duzeni duslerken digeri mevcut sistemin mihenk taslarindan biriydi.Joker, Batman'in negatifiydi.Batman'in kendi kurallari vardi, Joker'in yoktu.Batman'in saklamak zorunda oldugu sirlari vardi, Joker'in sirlari varsa bile bir bok ifade etmiyorlardi.Batman'i tanimlayan sey Bruce'un gencligiydi, Joker'in gecmisine dair zerre ipucumuz yoktu.Joker ile ilgili cumleleri uzatabilirim, ama sanirim ana fikri anladiniz.

Bane Knightfall hikayesi icin yaratilmis bir karakter.Hayranlar icin Knightfall, Dark Knight'a denk guzellikte bir hikaye.Bruce depresyona girip dunyayi geziyor ve Ninja'lik egitimi aliyorken, Bane hapishaneyle bogusmak zorunda kaliyor.Gerek hapishanedeki gruplarin akil oyunlariyla cebellesiyor, gerek uzerine yuruyen suclulari tekme tokat dovmek zorunda kaliyordu.Haliyle iki karakter cok alakasiz ortamlarla ve sebeplerle kendilerini benzer yontemlerle egitiyorlar.Gun geliyor Bane Batman'i ortadan kaldirmak icin oldukca planli ve programli bir harekata girisiyor.Arkham Asylum'da buyuk capli bir firar yaratiyor.Sokaga Venom isimli bir uyusturucu cikariyor, Bruce Venom ile mucadele ederken bizzat kendisi bile bagimli hale geliyordu.Takip eden olaylarda Batman bir yandan uyusturucu bagimliligiyla cebellesiyor, bir yandan kariyerinde karsilastigi hemen hemen tum kotu adamlarla savasiyordu.Tukenme noktasina geldiginde ise planin kurucusu ve esas kotu adami Bane'le karsilasiyor ve tokadi yiyordu.Knightfall hikayesinin ozeti bu.Tabi beklendigi uzere Batman'i tekme tokat dovmek yetmeyecek ve Batman oyle ya da boyle Gotham'in kara sovalyesi olmaya devam edecekti eninde sonunda.Bane ise Batman'in duzenli olarak karsilastigi siradan bir kotu adam haline gelecekti zaman asiminda.

Chris Nolan odevine iyi calismis ve ideal kotu adami hayatimiza sokmus gibi gorunuyor boyle dusununce.Nolan'in evreninde Ra's Al Ghul Batman'e degil Bruce Wayne'e ve onun temsil ettigi modern dunyaya saldirmis, Batman tarafindan alt edilmisti.Joker, Batman'e ve onun temsil ettigi iyi insanlarla dolu Gotham'a saldirmisti.Batman tarafindan pataklanmis olsa da esas savasini Gotham'a ve Gotham'in ikonlarina karsi vermisti.Harvey Dent'in oldugunu ve Batman'in de katil zanlisi olarak filmi bitirdigini dusunursek, Joker kazandi diyebiliriz.


Mevcut durumda Bruce Wayne onu hayata baglayan tek sey olan sevdigi kadini kendi elleriyle mezara gondermis durumda.Hali hazirda zaten sorunlu bir karakter oldugunu da dusunursek, mental durumunun cok iyi olmadigini dusunebiliriz.Super kahraman kisiligi olan Batman ise, Harvey Dent'in bir numarali katil zanlisi durumunda ve butun sehir fellik fellik onu ariyor.Kahraman olarak itibari da tavan yapmis sayilmaz...

Simdi tam bu noktada denkleme Batman'e hemen hemen her acidan es deger bir kotu adam ekleyin ve bu kotu adamin yukarida az cok bahsettigimiz butun cephelerden Batman'e saldirdigini dusunun.Kulaga guzel geliyor degil mi?

Ozetlemek gerekirse, Bane Nolan filmlerine yakisacak bir kotu adam ve cok fazla hikaye opsiyonu vaat ediyor.Heath Ledger'in superkahraman filmlerinin citasini fena halde yukselttigi Joker ile asik atip atamayacagini ise sanirim sadece Chris Nolan ve saz arkadaslari biliyor.

Tusubasa





Futbol enteresan bir oyun.Kabul edin ya da etmeyin hepimizin hayatinda yeri var.En ilgilenmeyenin bile anlatmaya degecek birkac anisi ve/veya hikayesi var bu oyunla ilgili.

Tusubasa bu anilardan biri.Bizim jenerasyonda bu oyunu seven herkesin ortak paydasi demek yanlis olmaz.Cogumuz mesin yuvarlagi onunla sevmeye basladik.Gecirdigi trafik kazasindan futbol topu sayesinde yirtan bu ufakligin hikayesine ortak olduk yillarca.O ruyalarinin pesinden, biz onun pesinden cok top kosturduk.Ben yapmadim diyen insanlari ickili bir ortamda sinayin, onlar da anlatsinlar size anilarini.

9 aylik oynarken kaleye her gectiklerinde kafalarina gecirdikleri sapkayi anlatsinlar.Kartal vurusu yapmaya calisirken vucutlarinin aldigi o garip sekli anlatsinlar.Vurduklari top bir turlu frizbi formuna kavusmadiginda yasadiklari hayal kirikligini da anlatsinlar size.Tipki sizin de onlara anlatacaginiz gibi...