21 Mart 2012 Çarşamba

Mass Effect 3


Bioware 2004 yılında (yanılıyor olabilirim) Mass Effect'i yayınladığında nasıl bir çılgınlık yaratacağından büyük ihtimalle kendisi bile haberdar değildi.Üçüncü şahıs kamerasından biraz aksiyon/biraz taktik/biraz rpg içerikli oyunumuzda Shepard abimizin/ablamızın macerasına ortak oluyorduk.Tabi o zaman işlerin bu denli çığırından çıkacağını biz de bilmiyorduk.

Mass Effect 3'ün en büyük silahı daha önceki oyunlardaki karakterimizin macerasını devam ettirme şansına sahip olmamız.Daha önce verdiğimiz tüm kararlar, kurtardığımız tüm karakterler, kaybettiğimiz herkes son maceramızın bir parçası olacaklar.Bazıları kaderimiz değiştirecek, bazılarıyla beklemediğimiz bir noktada yolumuz kesişecek, bazıları ezeli düşmanımız olacak ama en azından orada olacaklar.

EA'in ilk 2 hafta içerisinde oyunu çalıştırmayı reddeden Origin platformunun götürdüklerini görmezden gelebilirseniz (ki gerçekten büyük çaba sarf ettim bunun için...) Mass Effect 3 tam olarak beklediğim oyun.Grafik motoru aynı, fizik kanunları aynı, oyun mekanikleri aynı, kullanabileceğiniz silahlar,zırhlar,güçler,geliştirmeler hatta geminiz bile aynı.Çarpışacağınız düşmanlarda veya yapay zekalarında da bir yenilik yok.

Fakat yenilik isteyen kim ki? Hali hazırda çok sevdiğimiz bir evren, çok sevdiğimiz bir karakterimiz ve bitmemiş bir savaşımız var.Çok ta kurcalayıp güzelliklerini katletmenin bir anlamı yok.

Multiplayer özelliği biraz havada kalmış olsa da, senaryosuyla, oynanışıyla ve verdiği müthiş "kontrol" hissi ile son dönemin en başarılı oyunlarından biri olmuş.Bilimkurgu ile biraz ilgileniyorsanız, sayısız düşmanla amansızca savaşırken bir yandan da evrenin, dünyanın, insanlığın gizemini keşfetmek istiyorsanız Mass Effect 3'ü mutlaka denemelisiniz.

Neydik? Ne olduk? Nereye gidiyoruz? Iron Man



Iron Man (Marvelverse)


Tony Stark konusunda anlatilabilecek cok fazla sey yok aslinda.Kendisini bilmeyen, tanimayan, ezberinde tutmayan kimse kalmadi artik.İnternet'in dehlizlerinde bu bloga ulasabildiyseniz kim oldugundan haberdar oldugunuza eminim.

Iron Man surekli kendini guncelleyip 3 ayda bir kostum degistirdiginden resmi bir cizgi roman kostumu vermek zor.Kendi favorim olan Extremis zirhini sectim Adi Granov'un opulesi ellerinden cikan.

Tony'e gelirsek halet-i ruhiyesi Marvel'in her doneminde farklilik gostermistir.Simarik cocuktan sorumluluk sahibi is adamina.İcine kapanik zor adamdan(Bruce Wayne?) uluslararasi playboy'a, Peter Parker' la kapisabilecek sivrilikte bir dilden, Ghandi ile kapisabilecek kadar az ve oz konusan bilgeye....

Tony'nin kisiligi ve olaylara bakis acisi surekli olarak degisse de kadinlara olan duskunlugu, comertligi ve liderlik vasfi hicbir zaman degismedi.Bugunlerde Avengers'in ve SHİELD'in sahne arkasi yoneticisi rolunu ustleniyor ve yaklasik 60 yildir beceremedigi uzere Pepper Potts'a acilmak icin uygun bir zaman kolluyor.

Iron Man (Ultimateverse)


Ultimate evreninin Tony'si Marvel evreninin Tony'sinden çok farklı değil.Zengin, şımarık, alkolik (7/24 sarhoş diyelim), zeki, çevik ve ahlaksız...

Ultimates kariyeri Black Widow ile yaşadığı aşk ile tanımlanan Ultimate Tony Stark her zaman olduğu gibi gezegenin ve kendi zaman akışının en eğlenceli karakterlerinden biri.

Iron Man (90'lar)


Spider-Man'in 90'lardaki animasyon şovu büyük ilgi toplayınca ikinci sezonu ile beraber geri kalan Marvel karakterleri de birer birer ekranları süslemeye başladılar.Iron Man ve Fantastic Four aynı başarıyı yakalayamayınca birer birer silindiler televizyonlarımızdan.

Bu çizgi filmin Tony Stark'ı o sıralar televizyonlarda pek popüler olan DC'deki kardeşi Batman'in Bruce Wayne'i gibi depresif, mutsuz, platonik aşık bir adamdı ve Tony olmaktan çok uzak bir karakterdi.Bedelini kısa ömürlü kalarak ödedi.Star TV'ye de çok teşekkür etmemiz lazım.Kanal ve seçenek kıtlığında bize Spider-Man'i Iron Man'i ve Fantastic Four'u izlettiği için.

Iron Man (Armored Adventures)


Çizgi romanların tekrar gündeme gelmesi, Robert Downey Junior'ın sinemalarda altın/kırmızı zırhı kuşanması falan filan derken televizyonda da karakterin hortlaması kaçınılmazdı.

2000'lerin çizgi filmlerinin Iron Man'i liseye gidiyor, Pepper'a uyuz oluyor ve Rhodey ile beraber ödev yapıyor.İçki içmiyor, kadınlarla ilgilenmiyor.Zırhı, dersleri ve intikamından ibaret sıradışı bir çocuk işte.

Bu kadar aşağıladığıma bakmayın, haftada bir de olsa 20 dakikamı ayırıyorum bu Tony'e ve arada bir gerçekten zekice yazılmış hikayelerine denk geliyorum.Eğer 12 yaş civarına hitap eden diyaloglara tahammül edebiliyorsanız güzel bir zaman öldürme aracı Armored Adventures.

Iron Man (Anime)


Geçen yıl piyasaya sürülen sıra sıra Anime projelerinden dönemin ikinci en popüler kahramanının  da nasibini alması kaçınılmazdı.Mechanime seven bir genç olarak atladım tabi ki üstüne ama sıradan senaryosu ve kaçınılmaz olan Çin/Japon temasından tiksinti gelince 30 dakikada bıraktım.

Benden daha çok anime seviyorsanız, ya da Iron Man'e olan sevginiz benden büyükse (ki büyük ihtimal öyledir) tavsiye edilebilir.







Iron Man (Movieverse)


Fazla söze ne hacet.Dünyanın en zengin, en kendini beğenmiş adamını süper kahraman yapmaya karar verirseniz bir de zırhının içine Robert Downey Jr.'ı sıkıştırırsanız kelimeleri kifayetsiz bırakırsınız.

Artık Tony Stark'ı ve altın/kırmızı zırhını hepimiz tanıyoruz, hepimiz seviyoruz , önümüzdeki yaz kendisi tarafından bol bol taciz edileceğiz.Çocukların sırt çantalarında, mataralarında boy boy fotoğrafları olacak.Billboard'ları süsleyecek, gazeteleri işgal edecek, herkes onu konuşacak.

Avengers daha kalabalık bir ekip olabilir ama biz onu izlemek için gidiyoruz sinema salonuna.Marvel da bu durumun farkında ve fragmanlardan da anlaşılacağı üzere Avengers değil de Iron Man ve saz arkadaşları kıvamında bir film hazırlıyorlar bize.

Önümüzdeki yazın süper kahramanlarına Avengers'tan devam edeceğiz.Esas oğlanları şimdiden sömürmüş olsak ta yan karakterlerden de bol bol malzeme üreteceğimize eminim.


16 Mart 2012 Cuma

Neydik? Ne olduk? Nereye gidiyoruz? The Hulk

The Hulk (Marvelverse)


Hulk hepimizin az çok tanıdığı bildiği yeşil dev.Marvel'ın Dr.Jekyll ve Hyde yorumu.Senin benim gibi sıradan(!) bir bilim adamıyken yaptığı bol radyasyonlu bir deney ters gidince hayatı da ters gitmeye başlayan Bruce Banner'ın hikayesi The Hulk.Yani eskiden öyleydi en azından.

Bu sıralar Marvel evreninde Bruce Banner'ın esamesi bile okunmuyor hatta Hulk abimiz de yeşil değil kırmızı.Fakat Hulk'luğundan pek bir şey kaybetmemiş durumda keza darlanınca önüne geleni kötekliyor yine.

Ultimate Hulk (Ultimateverse)


Geri kalan tüm Ultimate karakterleri gibi Bruce Banner da orjinalinin arızalı bir versiyonu.Captain America'yı yaratan serumu tekrar yaratmak için bizzat Nick Fury tarafından görevlendirilen Bruce Banner ezik, kişiliksiz, çelimsiz, çirkin mi çirkin bir bilim adamı.Platonik aşkı The Wasp'ı sırasıyla Hank Pym ve Steve Rogers götürünce iyice kafayı yiyor ve tamamlanmamış serumu kendi üzerinde denemeye karar veriyor.Sonuçlar beklendiği üzere yeni nesil süper askerleri değil The Hulk'u doğuruyor.

Ezik, kişiliksiz, kifayetsiz Bruce Banner içindeki canavarı kontrol altına almayı beceremeyince istemsiz olarak(!) Manhattan'ı kırıp geçiyor.Yüzlerce New York'lunun katili oluyor ve Ultimates ahalisi tarafından durduruluyor.

Takip eden hikaye pek bir keyifli olduğundan yine spoiler vermemek için susmayı tercih ediyor ve Ultimates'ı okumanızı tekrar tavsiye ediyorum.Şiddetle.

*** Ufak bir düzeltme : Kafada çok şey olunca gerçek mevzuyu unutmuşum.Yazıyı yayınladıktan sonra hatırladım.Bruce Banner'ın tek aşkı Betty Ultimate evreninde gazeteci.Bruce laboratuvarda sabahlarken Betty bizim bildiğimiz James Franco ile akşam yemeğine çıkınca darlanıyor ve serumu deniyordu.***

Bana Hulk (Ang Lee)


Yönetmen koltuğuna Ang Lee oturunca Eric Bana'nın Bruce Banner'ı The Hulk'tan ziyade Shrek olup çıkıyor.

Her zamanki talihsiz kazayı yaşayan Bruce Banner'ın Ang Lee yorumu etrafına öfke kusmak yerine kendini budizme vermeye, huzur aramaya, şehrin harala gürelesinden kaçmaya karar veriyor ancak aşık olduğu kadın Jennifer Connely'nin babası genelkurmay başkanı, kızının yeşil bir dev tarafından tokmaklanmasını sindiremeyince Amerika boyunca köşe bucak kovalamaya başlıyor zavallı Banner'ı.Hem de bütün Amerikan ordusu ile beraber.

Bu denli şiddet dolu bir karakteri bu kadar sakince, güzelce ve sevilebilir bir şekilde perdeye yansıtmayı başaran Ang Lee'ye borcumuz büyük.Eğer daha önce izlemediyseniz yine şiddetle tavsiye ediyorum.

Norton Hulk (Louis Letterrier)


Iron Man ile başlayan "Continuity" furyasının ikinci filmi The Hulk çok afedersiniz ama resmen sadece bardaki final sahnesi çekilebilsin diye çekilmiş bir film.Bunu izleyeceğinize açın youtube'dan o sahneyi izleyin, yeridir.


Hulk'un orjin hikayesini es geçen filmin Ang Lee'nin filminin devamı sayılıp sayılmadığı bilinmiyor keza cast'ta bir önceki filmden de kimsecikler yok.Edward Norton'da Eric Bana'nın karizması, Liv Tyler'da Jennifer Connely'nin oyunculuğu yok.Hulk'un da adam akıllı bir senaryosu yok zaten.Şiddetle uzak durmanızı tavsiye edebilirim bu filmden.İlle izlemek isterseniz size engel olamam tabi ki...


Marvel da bana katılıyor olacak ki Avengers kadrosunda Liv Tyler veya Edward Norton yok.Hatta ve hatta yeni Bruce Banner'ımız Marc Ruffalo'nun  fragman sahneleri gayet başarılılar ve Louis Letterier'in katlettiği herşeyi geri kazanma şansımız da var.


BONUS


 The Hulk (TV)

Böyle bir acı gerçekte var tabi ki.Yaşımız tutmadığından biz izleyemedik.Bizden öncekiler de mahallede sadece bir televizyon olduğundan izleyemediler.Hadi onların imkanı olsa TRT yayınlamadğından izleyemediler.

İsabet olmuş :)

Dünyayı Kurtaran Adam'a laf eden pek entellektüel arkadaşlarımıza da selam olsun.

14 Mart 2012 Çarşamba

Mass Effect 3


Korsana karşıyım.Cüzdanımda koca bir delik yoksa yeni oynayacağım oyunu satın almayı tercih ediyorum.Pek güvendiğim Bioware'in Mass Effect 3 cebimi yakmayı hak edecek düşüncesi içindeydim ve gittim satın aldım.

Sorun Bioware'de değil tabi.Electronic Arts'a bulaşan her firma gibi onlar da kirleniyor ister istemez.

EA'in pek sevgili oyun dağıtım platformu Origin elimdeki fiziksel kopyayı kullanmamıza izin vermiyor ve kendisi aracılığıyla hali hazırda elimizde olan dosyaları yeniden indirmeye zorluyor.Zaman, kota vesaire vesaire her birşeyden kayıp.Beraberinde Bioware'in de karizmasını yerle bir ediyor.

Şu an livechat'te bir EA yetkilisi ile görüşüyorum bu sorun ile ilgili bana sunacağı çözüm bundan sonra Reloaded, Skidrow gibi güzide insanlarla olan ilişkimin nasıl gelişeceğini belirleyecek.

Neydik? Ne olduk? Nereye Gidiyoruz? Thor

Captain America gelmiş geçmiş tüm süper kahraman klişelerinin bedene gelmiş hali olunca üzerine yazılabilecek enteresan cümlelerin sayısı azalıyor doğal olarak.Aylardır tek kelime yazmamış olmanın verdiği antremansızlıkla birleşince biraz sıradan bir blog yazısı oldu.Buradan sonra işler değişecek diye ümit ediyorum.

Buyurun, göklerin sahibini tanıyalım biraz da...



Thor (Marvelverse)


İskandinav mitolojisinden Amerikan popüler kültürüne son derece başarılı bir şekilde transfer edilmiş bir karakter Thor.Odin'in oğlu, göklerin tanrısı, Asgard'ın prensi...

Marvel'ın planı ilk etapta sadece Thor'u kadroya eklemekken karakter o kadar sevildi ki, ister istemez diğer Tanrı'lar da yavaş yavaş hikayeye dahil edilmek zorunda kaldı.Kötü mü oldu? Tabi ki hayır.

Thor'un Marvel kariyeri oldukça inişli çıkışlı ve bu kısa ve öz olması gereken yazıya pek uygun değil ancak özet geçince ;

Asgard'dan kovulan şımarık prens Dünya'ya düşüyor.Mjolnir'i eline almayı tekrar hak ediyor.Asgard'a geri dönüyor.Sevdiği kadın için Asgard'daki tahtından vazgeçiyor ve dünyada kalmaya karar veriyor.Avengers'a katılıyor ve hikaye sürüp gidiyor...

50 yıllık Marvel geçmişi boyunca Mjolnir'in ve Thor'un gücünün sahipleri bir çok kez değişiyor.Bazen iyi niyetli yabancılar, bazen tanrı olmayı hak eden yabancılar, bazen eski Thor'ların klonları, bir kez de Asgard ve Dünya'dan gelmeyen bir yabancı (Beta Ray Bill) tarafından gururla taşınıyor Mjolnir.Bu süreçte değişmeyen tek şey Thor'un dürüst, bilge ve mümkün mertebe kavga etmekten uzak durmak isteyeceğiniz bir karakter olduğu gerçeği...

Bugünlerde Thor'un işi biraz zor.Loki'nin son çılgınlığı Asgard'ı ve içinde yaşayan tüm Tanrı'ları yok etti.Thor hala Avengers'ın as kartlarından biri ancak kafasının içinde eski dostlarının ve kardeşinin sesleri ile yaşamak zorunda ve çok iyi bir iş çıkardığını söyleyemem.




Thor (Ultimateverse)


Ultimate Thor kanımca Ultimate evreninin Ultimate Spider-Man'den sonraki en renkli karakteri.Warren Ellis bir kez daha mucizeler yaratıyor onu yazarken.Thor'un 2010 versiyonu görkemli bir Tanrı'dan ziyade tüm dünya tarafından sorgulanan bir adam.

Gerçekten gökten zembille inmiş üstün bir varlık mı? Süper güçleri olan delinin teki mi? Mutant mı? İsviçre'li bilim adamlarının yarattığı bir süper silah mı? Gerçekten doğruluk için mi savaşıyor? Hippinin teki mi yoksa? Bütün bu soruların cevaplarını Ultimates ve Ultimates 2'nin sayfalarında bulabilirsiniz.Olur da ilginizi çekerse diye size cevapları ben vermeyeceğim.Fakat okuyacağınız hikayeden büyük zevk alacağınızı garanti edebilirim.

Günümüzün Thor'u Wall Street göstericileri ile beraber polisin üstüne yürüyor, Tony Stark'ın Margarita'sına fıçılarca bira içerek eşlik ediyor, George Bush'un çağrısına kıçını açarak cevap veriyor, sevdiği kadına Asgard'ın kraliçesi olmayı vaat ediyor ve görkeminden şüphe duyanları küle çevirmekten çekinmiyor.

Onun da maceraları bu sıralar New Ultimates'la devam ediyor.Fakat benim için değil.




Thor (Movieverse)


Thor sıradan bir filmdi.Bu konuda baştan anlaşalım.Asla X-Men First Class veya The Dark Knight ile aynı muhabbetlerde anılmayacak.Ancak bir şeyi daha kabul etmeliyiz...

Thor, şımarık bir prensin sürgüne gönderilip ünvanını geri kazanmak için harcadığı çaba üzerine yazılmış son derece sıcak bir filmdi.Sıcak garip bir kelime oldu ama Natalie Portman'ın içinde olduğu herhangi bir proje için abartı bir kelime olamayacağı kanısındayım.

Captain America'nın aksine Thor kendisine oldukça fazla "screen time" buluyor film boyunca ve Avengers'ta nasıl bir karakterle muhattap olacağımızın sinyallerini veriyor.Potansiyelini yeni yeni keşfetmeye başlayan bu genç savaşçı/prens/tanrı bu yaz beyaz perdeyi süsleyen en eğlenceli karakterlerden biri olmak üzere.

Eh, madem Avengers'ın as kartlarından gidiyoruz Iron Man'den önce Hulk'tan bahsedip heyecanı biraz arttırmak lazım.Stay tuned.

Neydik, ne olduk, nereye gidiyoruz? Captain America

2012 yazı süper kahramanlar için oldukça renkli ve hareketli geçecek.Fakat söz konusu karakterleri ne kadar tanıyoruz ya da sinema versiyonları gerçek hallerini ne derece yansıtıyor? Önümüzdeki süreçte Nisan ayı itibariyle sağda solda afişlerini göreceğimiz karakterlerin geçmişlerine ve farklı varyasyonlarına bir selam çakmayı planlıyorum.Bunu yaparken de pek bir milliyetçi duruşu ile Amerika'lı olmayan herkes için en sevimsizleri olan Steve Rogers'tan başlamayı uygun gördüm.

Yazının geri kalan kısmı boyunca Kaptan Amerika veya Yüzbaşı Amerika yazmak pek estetik gelmediğinden Captain America olarak hitap etmeye devam edeceğim kendisine.Ne de olsa özel isim sayılır değil mi?


Captain America (Marvelverse)

Hepimizin bildiği haliyle Steve Rogers.Zamanın ötesinden gelip memleketinin bayrağını gururla üniformasında ve kalkanında taşıyan yüce insan.Yaradılış itibariyle herşeyden çok Amerikalı bir duruşu olsa da, Steve Rogers milliyetçiden önce doğruluktan yana bir karakter.Duruşu itibariyle dönem dönem koruduğu Amerika'nın kanunlarına karşı gelmekten çekinmeyen yeri gelince üniformasından bile vazgeçebilecek kadar yüce bir insan.

Şu sıralar Nick Fury'nin boşluğunda Maria Hill ile beraber S.H.I.E.L.D.'ın direktörlüğünü yapıyor.Ayrıca Secret Avengers ve New Avengers'ın da takım kaptanı.

Ultimate Captain America (Ultimateverse)


Ultimate Captain America orjinal Steve Rogers'ın aksine kusurlu bir karakter.Kendi doğruları olmasına rağmen milliyetçi duruşu ağır basan ve biraz bağnaz bir karakter.Kostümün daha modern durduğuna bakmayın, içindeki adam gerçekten de Nazi füzesiyle beraber 40'lardan kalma.

Kafayı çekip çekip karısını pataklayan Hank Pym'e de, kendisi savaşta kayıplara karışınca memlekette bıraktığı sevgilisiyle biraz mecburi olarak evlenen kankası zavallı Bucky'e de aynı şiddette yumruk indirebilen Steve Rogers, George Bush'un vitrini olmaktan da çekinmiyor 2010 versiyonunda.Amacı, sebebi doğru veya yanlış olması önemli değil.Amerika'nın menfaati için savaşılacaksa aradığınız adam bu.

Geri kalan Ultimates üyeleri 40'lardan kalmak aklıyla onlara ne kadar liderlik edebileceğini sorgulayıp durdular kariyeri boyunca.The Wasp ile yaşadığı ilişki sebebiyle de kıçına bayrak giymeye ne kadar uygun olduğunu sorguladı Amerika halkı.Fakat Steve Rogers öyle ya da böyle alnında Amerika'nın A'sını taşımaya ve Amerika'nın düşmanlarını bir bir alt etmeye devam etti.

Şu sıralar New Ultimates diye bir seride kariyeri devam ediyor.Ancak yazar/çizer kalitesi o kadar düştü ki takip etmiyorum dolayısıyla bugününden pek haberdar değilim, kusura bakmayın.

Captain America (Movieverse)


Fotoğraf Chris Evans'ın Steve Rogers'ı oynaması ile ilgili fikrimi özetliyor sanırım.Asla ama asla ısınmayacağım, kusura bakmasın.Mevzuya Steve Rogers/Captain America cephesinden bakarsak ise...

Movieverse Steve Rogers'ı klasik Captain America ile benzeşiyor.Doğruluk, dürüstlük, milliyetçilik, falan, fişmekan... 2 saatlik bir süper kahraman filmine bir sonraki 2 saatlik süper kahraman filminin 1 saatlik fragmanını, Hugo Weaving gibi bir şaheserin oynadığı kötü adamı sıkıştırmaya kalkışırsanız esas oğlanın pek bir kişilik sahibi olmasını bekleyemezsiniz.The First Avenger bize Steve Rogers ile ilgili pek fazla şey anlatmadı Omaha çıkartmasında kendine yer bulabilmek için çırpınan bir deli olmasından başka.Kendisiyle ilgili yorumumu Avengers'tan sonra güncellemeyi düşünüyorum.Hayırlısıyla bir fikrimiz olabilirse tabi.

Tabi Captain America hala Human Torch'a benziyor olacak biraz, orası ayrı.


Tahminen bir sonraki yazım Thor üzerine olacak...stay tuned.